Selâhiyetim olsaydı, her sene üniversitenin ve yüksek mekteplerin son
sınıf mezunlarını bir araya toplar, onlara şu fikirleri kabul ettirmeğe
çalışırdım:
Tahsiliniz bugün sona eriyor, değil mi? Ellerinize tutuşturulan
diplomanın en büyük yalanı budur. Tahsiliniz bugün bitmiyor, bilakis
bugün başlıyor. On altı, on yedi seneden beri size öğretilen şeylerin
çoğu ihtisas bakımından lüzumsuzdur; bütün dünyada hâlâ yıkılmamış kötü
bir öğretim sisteminin kurduğu an’aneye göre hafızalarınıza istif
edilmiş, unutulmaktan başka hiçbir şansları olmayan ölü bilgilerdir.
Zekânız bu kokmuş malumat kadavlarını ne kadar erken atarsa hürriyetine o
kadar erken kavuşur. Mümkün olsaydı, size bugün diploma yerine bir
hafıza müshili verir, ilmin bu molozlarını ruhumuzun barsaklarından
dışarıya çabuk defetmenize hizmet ederdim. Ellerinizdeki diploma,
öğretim denilen ve yazık ki, ilacı henüz keşfedilmemiş müzmin bir
hastalığın raporudur.
Bugünden öteye tek işiniz, kendinizi bu zoraki bilgi illetinin
toksinlerinden kurtarmağa çalışmak olsun. Size ihtisas olarak
öğrettiğimiz şeylerin de bir kısmı lüzumsuz, bir kısmı yanlıştır.
Bunların içinde pek azı ileride sizin için düşünmek ve kültürünüzü
derinleştirmek için malzeme olmağa yarar.
Ameli ve nazari, serbest ve resmi bütün mesleklerde geri kalmışların
hayatına bakınız. Bunlar diplomalarını alır almaz tahsilin bittiğini ve
öğrenilecek hiçbir şey kalmadığını sanmışlardır. Hayat, onların gözünde
iki mevsimliktir: Biri ekme çağı ki tahsil çağıdır; öteki de biçme
devresi ki bütün ömür süren meslek devresidir. Bu devrede ekme yok ve
yalnız biçme var sanmışlardır. Hâlbuki asıl ekme devresi tahsil çağından
sonra başlar ve biçme ameliyesini de içine alır.
Şu mahalle doktoru niçin mi kazanmıyor? Muayenehanesine girip bakınız;
cevap: Diploma! Zavallı hekim, bu diplomayı oraya astıktan sonra
hastalara bakmaktan başka yapılacak işi kalmadığına inanmıştır.
Kütüphanesi tam takırdır. Orada unutulmuş mektep bilgilerini hatırlatan
birkaç tıp lügatinden ve arkadaş tavsiyesiyle alınarak tamamıyla
okunmayan birkaç eserden başka bir şey göremezsiniz. Bu kitapların
cildini kaplayan bir parmak toz, hekimin bütün muvaffakiyetsizliklerini
izah eden ve kendisinden başka herkesin görebileceği işarettir.
Bütün bu zavallılar, beşikten mezara kadar süren hayat okulundan başka
okul olmadığını ve diplomasını aldıkları mektebin, asıl hayat okulunun
küçük ve kötü bir taklidinden başka bir şey olmadığını bilmeyenlerdir.
Aranızda bu hakikati anlamayanlar, o zavallılar ordusuna
katılacaklardır.
İşte bugün hepiniz, size hiçbir suni okulumuzun veremeyeceği, hiçbir
müfredat programının kazandıramayacağı bilgileri ve görgüleri temin
edecek olan büyük hayat okulunun eşiğindesiniz. Bu okuldan çıkmak için
ölmek lazımdır. Yaşadığınız müddetçe, artık hocalarınıza yaranmak için
değil, babanızın gönlünü hoş etmek için değil, iyi not almak için değil,
sınıfta kalmamak için değil, yedikçe acıkan tecessüsünüzü doyurmak
için, öğrendikçe artan cehlinizin azaltmak için, memleketinizin ve
mesleğinizin şerefi için ve nihayet kendi muvaffakiyetiniz için, program
ve disiplin zoruyla değil, anlamak ve çalışmak aşkıyla, durup
dinlenmeden öğrenecek ve deneyeceksiniz.
Asıl bugün mektebe başlıyorsunuz. Notları ve imtihanları olmayan bu
büyük mektepten mezun olmak ve diploma almak yoktur. Çünkü ilim bitmez
ve öğrenmek ihtiyacımız, varlığın sırları ve cehlimizin karanlıkları
kadar sonsuzdur.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder